Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Bilecik, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.
DSpace@Bilecik, üyelik gerektirmeyen herkese açık bir sistemdir. Üyelik ve veri girişi sadece BŞEÜ mensuplarına (Öğrenci, idari ve akademik personel) özeldir.

Güncel Gönderiler
2014 sonrası dönemde Türkiye-Katar savunma iş birliği sürecinde karar alıcıların söylem analizleri
(Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Zeybek, Hacer; Üstündağ, Gökhan Murat
2014 yılında Türkiye ve Katar arasında imzalanan Savunma İş birliği Anlaşması, iki ülke ilişkileri açısından önemli bir kilometre taşı olmuş ve ilişkiler birçok alanda artarak devam etmiştir. Bu çalışmanın amacı, 2014-2023 yılları arasında Türkiye ve Katar arasındaki savunma iş birliğinin artışının temel nedenlerini ortaya koymaktır. Çalışmanın bulgularına ulaşmak için öncelikle iki ülke arasındaki söz konusu iş birliğinin gelişimini etkileyen dinamikler tarihsel süreç içerisinde literatür taraması yöntemi ile analiz edilmiştir. Daha sonra, ilişkilerin ulaştığı gerçek boyutu ortaya koyabilmek amacıyla söz konusu dönemde ilgili üst düzey devlet görevlilerinin söylemleri, eleştirel söylem analizi metodu kullanılarak derinlemesine incelenmiştir. Kriz dönemlerinin ilişkilerin test edilmesinde önemli yeri olduğu düşüncesiyle; 2017 Katar Krizi örnek olay olarak ele alınmış ve bu dönemin söylemleri ayrıca analiz edilmiştir. Bu kapsamda söz konusu söylemlerin içerdiği anlamlar, yaklaşımlar ve imalar analiz edilerek Türkiye ve Katar arasındaki savunma iş birliğinin artışının arka planındaki dinamiklerin daha iyi anlaşılması hedeflenmiştir. Analizler sonucunda, iki ülke arasındaki savunma iş birliğinin, kriz dönemlerinde ve bölgesel sorunlarda güven duygusu ile tarihi ve kültürel bağların sağlamış olduğu dayanışma içinde hareket edilerek paralel bir şekilde gelişim gösterdiği belirlenmiştir. Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunu artırma amacı, Katar’ın uluslararası alanda destek arayışlarıyla örtüşmüş ve savunma iş birliğinin gelişmesine ve ilişkilerin birçok alan ile birlikte özellikle ekonomik alana da sirayet ettiği ve kapsamının genişlediği tespit edilmiştir.
2017 Katar Krizi ve Türkiye’nin Rolü
(Academy Conferences Publishing House, 2024) Zeybek, Hacer; Üstündağ, Gökhan Murat
2017 yılında gerçekleşen Katar Krizi, Türkiye ve Katar ilişkileri açısından önemli bir kilometre taşı olmuştur. Türkiye, Katar’a uygulanan ambargoyu haksız bulduğunu beyan ederek ilgili Arap ülkelerine diplomatik çözüm çağrısında bulunmuştur. Amerika Birleşik Devletleri ise süreç içerisinde çelişkili açıklamalarda bulunmuştur. Başkan Trump ambargoyu destekleyen açıklamalar yaparken, Dışişleri Bakanı Tillerson krizin çözümü için arabulucu rol üstlenmeye çalışmıştır. Körfez İşbirliği Teşkilatı (KİK) ülkeleri ise, Katar’a uygulan ambargoyu destekleyen söylemlerde bulunmuştur. Çalışmanın amacı, kriz sürecinde tarafların söylemlerini analiz ederek ablukanın temel nedenlerini anlamak ve Türkiye’nin Katar Krizi’nde oynadığı rolü ortaya koymaktır. Bu sonuca ulaşmak için; kriz sürecinde Katar ve Türkiye ile birlikte abluka uygulayan ve soruna müdahil olan ülkelerin söylemleri eleştirel söylem analizi yöntemi ile incelenmiştir. Araştırma sonuçları göstermiştir ki; abluka uygulayan ülkelerin Katar’a yönelik suçlamaları ile ilgili söylemlerinde “terörizm”, Katar’ın söylemlerinde ise genellikle "bağımsız dış politika" temasına vurgu yapıldığı görülmüştür. Türkiye’nin söylemlerinde ise “arabuluculuk” temasının ön plana çıktığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak, Türkiye’nin Katar Krizi’nin çözümünde aktif bir rol alması Ortadoğu’daki alışılmış dengelerin sorgulanmasına yol açmıştır.
Hannah Arendt: Politikanın derinlikleri ve kavramların yeniden tanımlanması
(Adil Akıncı, 2024) Doğan, Eda Nur; Zarplı, Çağdaş
Hannah Arendt(1906-1975), şiddetin yılları olan 20.yüzyıla doğmuş etkili bir düşünürdür. Kendi döneminde cesaret ve özveri ile ele aldığı kavramlar ve felsefi düşünceler onu hem bir kadın olarak hem de Nazi zulmüne tanık olmuş bir Yahudi olarak önemli yere koymaktadır. Yapmış olduğu çarpıcı açıklamalar ile beklenmeyenin anlatıcısı olarak tarih sahnesinde yerini almıştır. Yazmış olduğu konular ve kavramlar düşünme eyleminin özünü oluşturmaktadır. Aynı zamanda soruları açığa çıkaran bir yanı da vardır. Düşüncelerinin alt yapısını oluşturan kavramları Antik Yunan polisine kadar dayanmaktadır. Siyaset felsefesi üzerine yazılar yazmış gibi görünse de kendisi bunu kabul etmemektedir. Arendt’i bir taraf ilan etmenin zorluğu onun düşüncelerine farklı ideolojiler ile bakıldığında değişiklik göstermesindendir. Nitekim kendisi bir taraf değildir, taraf olmayı ret eder. Siyasi düşün tarihine etki eden en önemli eserlerinden birisi İnsanlık Durumu ’dur. Bu eser içerisinde ele almış olduğu Vita Activa kavramı onun düşünce sisteminin temelini oluşturmaktadır. Üç temel insani etkinlik üzerine ‘emek, iş ve eylem’ yazmıştır. Bu kavramlar onun için düşün hayatının temelini oluşturan kavramlardır. Bu etkinlikleri daha iyi anlamak için ele almış olduğu diğer kavramlar ise kamusal ve özel alan arasında yapmış olduğu ayrımlardır. Kamusal alan Arendt felsefesinde önemli bir yerde durmaktadır. Eylem kavramının etkinlik alanı kamusal alandır. Birey olarak var olabilmemizin yegâne koşulu kamusal alanda yapıp ettiklerimizdir. Bu alan içerisinde önemli olarak gördüğü ve üzerinde durduğu bir diğer kavramı ise özgürlüktür. İnsanın eylemde bulunabilme kapasitesini oluşturan özgürlük, kişilerin kendilerini gerçekleştirebilmesine imkân verir. Eylem etkinliğini ve kamusal alanı özgürlük olgusu olmadan kavrayamayacağımız aşikârdır. Şiddetin yüzyılında doğmuş kadın bir düşünür olarak şiddet kavramını ayrıca incelemiştir. Kamusal alan da meydana gelen şiddet durumunun nasıl olduğunu ve neden olduğunu incelemektedir. Şiddet kavramını araçlara bağlar. Bu araçları elinde bulunduran otorite Arendt için devlettir. Kendini haklılaştırmak için kullanılan, nihai sonucunu bilemeyeceğimiz ancak kısa süreli sonuçlar almak istediğimizde rasyonel olabilen bir olgudur. Politikaya ve tarihi olaylara bakış açımızı değiştirecek ve çarpıcı açıklamalar getirmiş olduğu diğer kavram ise ‘yalan’ dır. Siyasi emeller için kullanılan yalan, sahtekârlık tarih boyunca yanımızda olmuş ancak doğruculuk ve hakikat hiçbir zaman siyasi bir eylem olarak görülmemiştir. Bu kavramlar genel olarak onun siyaset felsefesini ve düşün hayatını anlamamıza yardımcı olacak kavramlardır. Kapsayıcılığı ve çarpıcı tanımları günümüz politika alanını anlamak açısından önemli bir yerde durmaktadır.
Kurumsal tanıtım faaliyetlerinde dijital medya kullanımı üzerine bir inceleme
(Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Aynur Kaya; İsa İpçioğlu
Bu araştırmanın amacı, üniversitelerin kurumsal iletişim faaliyetleri kapsamında üniversite tanıtımı amacıyla kullanılan dijital medya kanallarından biri olan “aday öğrenci web sayfalarının” tanıtım süreçlerindeki rolünün ortaya konmasıdır. Bu doğrultuda, Bursa Teknik Üniversitesi lisans öğrencilerine uygulanan anket verilerine dayalı nicel bir saha araştırması gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulguları, aday öğrenci web sayfalarına yönelik farkındalığın sınırlı olduğunu; yalnızca %44,1’inin bu sayfaları ziyaret ettiğini, %17’sinin ise bu mecradan haberdar olmadığını göstermektedir. Üniversiteler hakkında bilgi edinme sürecinde YÖK Atlas (%48,1) ve rehber öğretmenlerin (%26) öncelikli kaynaklar olduğu, aday öğrenci sayfalarının ise %3,4 ile düşük düzeyde kullanıldığı tespit edilmiştir. Araştırma, BTÜ Etik Kurulu’nun 18.07.2024 tarihli ve E.160639 sayılı kararıyla onaylanmıştır. Araştırma sonuçları, aday öğrenci web sayfalarının tanıtım aracı olarak potansiyel taşıdığını ancak bu potansiyelin stratejik biçimde değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.
Kestane Şekeri ve Türev Ürünleri Üreten İşletmelerde Kurumsallaşmanın Önemi: Bursa İli Örneği
(2024) Kaya, Aynur; Özçalık, Sedat; İpçioğlu, İsa
Üretim miktarı ve ihracatı bakımından Türk ekonomisinde önemli bir yere sahip olan kestane meyvesi,
doğal yetişme alanlarından biri olan Türkiye’nin büyük bölümünde olduğu gibi Bursa ilinde de üretilen bir
metadır. Kestanenin çiğ meyve olarak pazarlanmasının yanı sıra meyvenin işlenmesi ile elde edilen kestane şekeri
ve türev ürünleri, il merkezi ve ilçelerinde bulunan tesislerde üretilmektedir. Tatlı ve şekerleme sektöründe il
genelinde faaliyet gösteren çok sayıdaki firma içerisinden toplam 40 adet işletme, Bursa ilinin coğrafi işaretli
ürünlerinden biri olan kestane şekeri ve türev ürünlerinin üretimi ve pazarlanması alanında faaliyet
göstermektedir. Ancak, Bu işletmelerin toplam kapasiteleri, üretim ve satış miktarları gibi verileri, istatistiki
olarak ilgili kuruluşlar tarafından yayınlanmamaktadır. Bu nedenle sektöre ait veriler kesin olarak elde
edilememekle birlikte, kestane şekeri ve türev ürünleri olmak üzere Bursa’daki toplam üretimin yaklaşık yıllık 3
bin ton olarak gerçekleştiği bilgisi, sektörde bulunan bazı firma yetkilileri tarafından 2019 yılı içerisinde verilen
röportajlarla çeşitli yayın araçlarında yer almıştır. Coğrafi işaretli kestane şekeri gibi önemli bir değeri üreten
işletmeler arasında, kurumsal niteliklere ulaşmış firmaların varlığı son derece azdır. Bugün bildik anlamda
kurumsallaşma yoluna girmiş ya da bu özelliği kazanmış birkaç kestane şekeri üreticisi firmanın varlığından söz
etmek mümkündür. Bursa ilinde kestane şekeri imalatı yapan işletmelerin çoğunlukla aile işletmesi olarak üretim
ve satış faaliyetlerini yürüttükleri bilinmektedir. Katma değeri yüksek ürünlerin üretimi açısından Türkiye'nin en
büyük 4 sektöründen biri olan gıda endüstrisinde önemli bir yer tutan tatlı ve şekerleme sektörü içerisinde faaliyet
gösteren kestane şekeri üreten ve pazarlayan işletmelerin, sektör içerisinde anlamlı bir yükselişe geçmesi ve bunu
sürdürülebilir kılması için kurumsallaşmanın gereklilikleri sağlanmalıdır. Çalışmanın ilk bölümünde önemli bir
istihdam alanı ve sosyo-ekonomik bir değer olan kestane şekerinin üretimi ve tüketim tercihleri ile ilgili genel bir
çerçeve sunulurken ikinci kısımda Bursa’daki kestane şekeri üreticisi işletmeler açısından kurumsallaşmanın
önemi ortaya konulacaktır. Sonuç kısmında ise işletmelere kestane şekerinin şekerli gıdalar kategorisinde
öncelikli tercih edilir gıda olabilmesi için neler yapılabileceği hususunda öneriler sunulmaya çalışılacaktır.