Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Bilecik, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.
DSpace@Bilecik, üyelik gerektirmeyen herkese açık bir sistemdir. Üyelik ve veri girişi sadece BŞEÜ mensuplarına (Öğrenci, idari ve akademik personel) özeldir.

Güncel Gönderiler
Farklı zeminlerde ankrajlı fore kazık iksa sistemlerinin statik dinamik analizi
(Eğitim Yayınevi, 2024) Türkoğlu, Burak; Görgün, Burak
Ülkemizde şehirleşme her geçen gün büyük bir oranda artmaktadır. Ülkemizin ekonomisinde büyük bir payı olan inşaat sektörü de şehirleşmenin getirdiği sorumluluklardan payını almaktadır. Depo, sığınak, otopark vb. ihtiyaçları karşılamak için temeller zemin içerisinde daha derine yerleştirilmektedir. Temellerin daha derine yapılması kazı çalışmaları sırasında iksa önlemlerinin alınmasını gerektirmektedir. Gerekli yerlerde iksa önlemi alınmadığı zamanlarda ülkemizde zaman zaman yaşanan iş kazalarına, komşu parseldeki yapıların hasar görmesine ve kazı yapılan alanda zeminin kendi stabilitesini koruyamaması sonucunda, can kayıplarına, mal kayıplarına neden olduğu görülmektedir. Ülkemizde maalesef böyle üzücü durumların yaşanmasını önlemek için yakın zamanda Kazı Destek Yapıları Tasarım Ve Uygulama Esasları Yönetmeliği yayımlanmıştır. İksa problemlerinin önüne geçebilmek için TBDY-2018 Yönetmeliğine uygun zemin etüdü çalışmaları ve Kazı Destek Yapıları Tasarım Ve Uygulama Esasları Yönetmeliğine uygun iksa projeleri dikkatli ve özenli biçimde hazırlanmalı ve uygulama aşamaları ilgili kurumlarca denetlenmelidir. Kazı yapılan cephelerde inklinometre deneyi yapılarak kazıklarda meydana gelen deplasmanlar sürekli olarak ölçülmelidir. İnklinometre deneyi sayesinde beklenmedik bir zemin hareketi varsa tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu Çalışmada, üç farklı zemin grubu (yumuşak–gevşek, orta–katı ve sert–çok sıkı zeminler) için ankrajlı fore kazık sistemlerinin statik ve dinamik analizleri yapılmıştır. Analizler, zemin tipi ile deplasman miktarı arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermektedir. Özellikle yumuşak ve gevşek zeminlerde, daha fazla ankraj kullanılsa bile kazıklarda oluşan deplasmanların, daha sert zeminlere göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgular, iksa tasarımında zemin özelliklerinin dikkate alınmasının ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Üç farklı zemin grubu için ankrajlı fore kazık iksa sistemlerinin statik dinamik analizi ve yerinde inklinometre ölçüm sonuçlarıyla kıyaslanması
(Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Türkoğlu, Burak; Görgün, Burak
Ülkemizin Ekonomisinin lokomotifi olan inşaat sektörü, çok hızlı biçimde artan nüfus yoğunluğu ve şehirleşme sonucunda meydana gelen depo, sığınak, otopark vb. ihtiyaçları karşılamak için daha fazla gömülü bodrum kat yapımı artmıştır. Temellerin daha derine gömülmesiyle birlikte şantiye aşamasında derin kazılar sonucu zeminin kendi stabilitesini koruyamaması yani iksa problemlerini karşımıza getirmiştir. İksa sorunlarının önüne geçebilmek için kazı yapılacak parselde mutlaka geçici veya kalıcı kazı destek yapısı önlemleri alınmalıdır. Bu çalışmada derin kazı yapılan üç farklı zemin grubu için kalıcı kazı destek yapısı olan ankrajlı fore kazıkların tasarımı, farklı zemin gruplarına göre ankrajlı fore kazıkların statik ve dinamik analizlerinin kıyaslanması ve aynı zamanda sonlu elamanlar yöntemi kullanılarak hesaplanan deplasmanların yerinde inklinometre kullanılarak ölçülen deplasman değerlerinin karşılaştırılması amaçlanmaktadır. Farklı lokasyonlarda bulunan 3 farklı zemin grubuna ait derin kazılar için iksa tasarımları yapılmıştır. Bu çalışmada yer alan;1.Grup zemin: yumuşak orta katı, katı kil birimlerini, 2.Grup zemin: katı, çok katı kil birimlerini ve 3.Grup zemin: sıkı, çok sıkı çakıl zemin birimlerini ifade etmektedir. Bu çalışmada yer alan Spor salonu derin temel kazısı projesi yumuşak, orta katı, katı kıvamlı kil birimlerinden oluştuğundan dolayı birinci grup zemine, konut derin temel kazısı projesi katı çok katı kıvamlı kil birimlerinden oluştuğundan dolayı ikinci grup zemine, meydan derin temel kazısı projesi ise sıkı, çok sıkı yapılı çakıl birimlerinden oluştuğundan dolayı üçüncü grup zemine dahil olmaktadır. Bu üç zemin grubu için Kazı Destek Yapıları Tasarım Ve Uygulama Esasları Yönetmeliği baz alınarak sınır göçme durumu ve hizmet görebilirlik sınır durumu analizleri yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre aynı miktardaki kazıda, yumuşak, orta katı, katı kıvamlı kil zemin birimlerinden oluşan Spor salonu projesinde iki ankraj kademesi daha fazla yapılmasına rağmen kazıklarda hesaplanan deplasman değerinin, sıkı, çok sıkı yapılı çakıl birimlerinden oluşan Meydan projesindeki kazıklarda hesaplanan deplasman değerinin daha fazla olduğu görülmüştür.
2014 sonrası dönemde Türkiye-Katar savunma iş birliği sürecinde karar alıcıların söylem analizleri
(Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Zeybek, Hacer; Üstündağ, Gökhan Murat
2014 yılında Türkiye ve Katar arasında imzalanan Savunma İş birliği Anlaşması, iki ülke ilişkileri açısından önemli bir kilometre taşı olmuş ve ilişkiler birçok alanda artarak devam etmiştir. Bu çalışmanın amacı, 2014-2023 yılları arasında Türkiye ve Katar arasındaki savunma iş birliğinin artışının temel nedenlerini ortaya koymaktır. Çalışmanın bulgularına ulaşmak için öncelikle iki ülke arasındaki söz konusu iş birliğinin gelişimini etkileyen dinamikler tarihsel süreç içerisinde literatür taraması yöntemi ile analiz edilmiştir. Daha sonra, ilişkilerin ulaştığı gerçek boyutu ortaya koyabilmek amacıyla söz konusu dönemde ilgili üst düzey devlet görevlilerinin söylemleri, eleştirel söylem analizi metodu kullanılarak derinlemesine incelenmiştir. Kriz dönemlerinin ilişkilerin test edilmesinde önemli yeri olduğu düşüncesiyle; 2017 Katar Krizi örnek olay olarak ele alınmış ve bu dönemin söylemleri ayrıca analiz edilmiştir. Bu kapsamda söz konusu söylemlerin içerdiği anlamlar, yaklaşımlar ve imalar analiz edilerek Türkiye ve Katar arasındaki savunma iş birliğinin artışının arka planındaki dinamiklerin daha iyi anlaşılması hedeflenmiştir. Analizler sonucunda, iki ülke arasındaki savunma iş birliğinin, kriz dönemlerinde ve bölgesel sorunlarda güven duygusu ile tarihi ve kültürel bağların sağlamış olduğu dayanışma içinde hareket edilerek paralel bir şekilde gelişim gösterdiği belirlenmiştir. Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunu artırma amacı, Katar’ın uluslararası alanda destek arayışlarıyla örtüşmüş ve savunma iş birliğinin gelişmesine ve ilişkilerin birçok alan ile birlikte özellikle ekonomik alana da sirayet ettiği ve kapsamının genişlediği tespit edilmiştir.
2017 Katar Krizi ve Türkiye’nin Rolü
(Academy Conferences Publishing House, 2024) Zeybek, Hacer; Üstündağ, Gökhan Murat
2017 yılında gerçekleşen Katar Krizi, Türkiye ve Katar ilişkileri açısından önemli bir kilometre taşı olmuştur. Türkiye, Katar’a uygulanan ambargoyu haksız bulduğunu beyan ederek ilgili Arap ülkelerine diplomatik çözüm çağrısında bulunmuştur. Amerika Birleşik Devletleri ise süreç içerisinde çelişkili açıklamalarda bulunmuştur. Başkan Trump ambargoyu destekleyen açıklamalar yaparken, Dışişleri Bakanı Tillerson krizin çözümü için arabulucu rol üstlenmeye çalışmıştır. Körfez İşbirliği Teşkilatı (KİK) ülkeleri ise, Katar’a uygulan ambargoyu destekleyen söylemlerde bulunmuştur. Çalışmanın amacı, kriz sürecinde tarafların söylemlerini analiz ederek ablukanın temel nedenlerini anlamak ve Türkiye’nin Katar Krizi’nde oynadığı rolü ortaya koymaktır. Bu sonuca ulaşmak için; kriz sürecinde Katar ve Türkiye ile birlikte abluka uygulayan ve soruna müdahil olan ülkelerin söylemleri eleştirel söylem analizi yöntemi ile incelenmiştir. Araştırma sonuçları göstermiştir ki; abluka uygulayan ülkelerin Katar’a yönelik suçlamaları ile ilgili söylemlerinde “terörizm”, Katar’ın söylemlerinde ise genellikle "bağımsız dış politika" temasına vurgu yapıldığı görülmüştür. Türkiye’nin söylemlerinde ise “arabuluculuk” temasının ön plana çıktığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak, Türkiye’nin Katar Krizi’nin çözümünde aktif bir rol alması Ortadoğu’daki alışılmış dengelerin sorgulanmasına yol açmıştır.
Hannah Arendt: Politikanın derinlikleri ve kavramların yeniden tanımlanması
(Adil Akıncı, 2024) Doğan, Eda Nur; Zarplı, Çağdaş
Hannah Arendt(1906-1975), şiddetin yılları olan 20.yüzyıla doğmuş etkili bir düşünürdür. Kendi döneminde cesaret ve özveri ile ele aldığı kavramlar ve felsefi düşünceler onu hem bir kadın olarak hem de Nazi zulmüne tanık olmuş bir Yahudi olarak önemli yere koymaktadır. Yapmış olduğu çarpıcı açıklamalar ile beklenmeyenin anlatıcısı olarak tarih sahnesinde yerini almıştır. Yazmış olduğu konular ve kavramlar düşünme eyleminin özünü oluşturmaktadır. Aynı zamanda soruları açığa çıkaran bir yanı da vardır. Düşüncelerinin alt yapısını oluşturan kavramları Antik Yunan polisine kadar dayanmaktadır. Siyaset felsefesi üzerine yazılar yazmış gibi görünse de kendisi bunu kabul etmemektedir. Arendt’i bir taraf ilan etmenin zorluğu onun düşüncelerine farklı ideolojiler ile bakıldığında değişiklik göstermesindendir. Nitekim kendisi bir taraf değildir, taraf olmayı ret eder. Siyasi düşün tarihine etki eden en önemli eserlerinden birisi İnsanlık Durumu ’dur. Bu eser içerisinde ele almış olduğu Vita Activa kavramı onun düşünce sisteminin temelini oluşturmaktadır. Üç temel insani etkinlik üzerine ‘emek, iş ve eylem’ yazmıştır. Bu kavramlar onun için düşün hayatının temelini oluşturan kavramlardır. Bu etkinlikleri daha iyi anlamak için ele almış olduğu diğer kavramlar ise kamusal ve özel alan arasında yapmış olduğu ayrımlardır. Kamusal alan Arendt felsefesinde önemli bir yerde durmaktadır. Eylem kavramının etkinlik alanı kamusal alandır. Birey olarak var olabilmemizin yegâne koşulu kamusal alanda yapıp ettiklerimizdir. Bu alan içerisinde önemli olarak gördüğü ve üzerinde durduğu bir diğer kavramı ise özgürlüktür. İnsanın eylemde bulunabilme kapasitesini oluşturan özgürlük, kişilerin kendilerini gerçekleştirebilmesine imkân verir. Eylem etkinliğini ve kamusal alanı özgürlük olgusu olmadan kavrayamayacağımız aşikârdır. Şiddetin yüzyılında doğmuş kadın bir düşünür olarak şiddet kavramını ayrıca incelemiştir. Kamusal alan da meydana gelen şiddet durumunun nasıl olduğunu ve neden olduğunu incelemektedir. Şiddet kavramını araçlara bağlar. Bu araçları elinde bulunduran otorite Arendt için devlettir. Kendini haklılaştırmak için kullanılan, nihai sonucunu bilemeyeceğimiz ancak kısa süreli sonuçlar almak istediğimizde rasyonel olabilen bir olgudur. Politikaya ve tarihi olaylara bakış açımızı değiştirecek ve çarpıcı açıklamalar getirmiş olduğu diğer kavram ise ‘yalan’ dır. Siyasi emeller için kullanılan yalan, sahtekârlık tarih boyunca yanımızda olmuş ancak doğruculuk ve hakikat hiçbir zaman siyasi bir eylem olarak görülmemiştir. Bu kavramlar genel olarak onun siyaset felsefesini ve düşün hayatını anlamamıza yardımcı olacak kavramlardır. Kapsayıcılığı ve çarpıcı tanımları günümüz politika alanını anlamak açısından önemli bir yerde durmaktadır.