Eğitim İdeoloji İlişkisi
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Bu çalışma, eğitim ve ideoloji ilişkisini, ideolojinin devleti yöneten siyasal iktidarı meşrulaştıran fikirler kümesi tanımından hareketle incelemektedir. Bilimler üstü bir bilim olarak ortaya çıkışından itibaren ideolojinin varlığı eğitimli bir topluma gereksinim duymaktadır. Bu durum, bir düşünce bilimi olarak ideolojinin varlığının ön koşuludur. Akla ve bireye dayalı bilginin özgürleşme serüveninin başladığı aydınlanma çağının bir ürünü olarak ideoloji ve modern eğitim arasındaki ilişki, bu dönemden başlayarak günümüze kadar süregelmiştir. İdeoloji, ortaya çıkışından sonraki süreçte anlamını değiştirmiş olsa da eğitimin ideolojiyi yayma işlevi aynı şekilde devam etmektedir. Napolyon ve Marx ile başlayan anlam değişikliği ideolojiyi negatif bir şekilde etkilemiş ve bu durum, devleti yönetenlerin görüşlerini halka kabul ettirmek için, halkın uğrayacağı zararın üstünün kapatılması görevini ideolojiye vermiştir. Marx’ın egemen sınıfın görüşlerini bir çarpıtmayla halka kabul ettirmesi olarak işaret ettiği ideoloji, Lenin’in ideolojiye olumlu bakmasının ardından Marx’ın izinden giden Gramsci ve Althusser ile devletin tek taraflı olarak kurduğu bir hegemon ilişki neticesinde ürettiği düşünceleri yayma ve meşrulaştırma aracı olarak görünür olmuştur. Eğitim, bu egemen düşünceleri yayan başat kurumlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Devlet tarafından özel bir eğitimle yetiştirilmiş öğretmenler eliyle, yine devlet tarafından oluşturulan eğitim programlarının uygulanması yanında, devlet tarafından kurulan ve denetlenen okulların birbirinden bağımsız olarak görülse de devlete bağlı örtük programları devleti yönetenlerin düşüncelerinin yayıldığı ve bu düşüncelere rıza gösteren bireylerin bir topluluk olarak üretildiği süreci ifade etmesi bakımından ideoloji ile yakından ilgilidir.












