Bölgesel kalkınmada arıcılık sektörünün rolü: Bilecik ili örneği
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Arıcılık, kırsal bölgelerde yaşayanlar için önemli bir gelir kaynağı olmasının yanı sıra ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik açısından kritik bir role sahiptir. Araziye bağlı olmadan yapılabilmesi, düşük maliyetli ve az işgücü gerektiren bir faaliyet olması, arıcılığı cazip kılan başlıca faktörlerdir. Aynı zamanda, balın besin değeri ve sağlık açısından önemi, bu sektörü daha da değerli kılmaktadır. Arıcılığın ekosisteme katkısı ise, tozlaşma sürecindeki rolü sayesinde bitkisel üretkenliği artırmasıyla kendini göstermektedir. Dünya genelinde 2021 yılı itibarıyla 1,7 milyon ton bal üretilmiş ve Türkiye, bu üretimde %5,4’lük payla Çin’den sonra ikinci sırada yer almıştır. Türkiye ayrıca 8,7 milyon kovan varlığıyla kovan sayısı bakımından dünya üçüncüsüdür. Türkiye’de arıcılık sektörü, istihdam ve gelir artışı potansiyelinin yanı sıra çevresel faydalarıyla bölgesel kalkınmaya önemli katkılar sunmaktadır. Ancak, bu alandaki lider konumun korunması için arıcılık işletmelerinin sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir. Sektör, iklim değişikliği, çevre kirliliği, pestisit kullanımı ve yaşam alanlarının tahribatı gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu bağlamda, sürdürülebilir tarım uygulamaları önem kazanmıştır. Sürdürülebilir tarım; ekonomik, çevresel ve sosyal boyutlarıyla kendi varlığını sürdürebilen, çevreye duyarlı ve toplumsal kabul gören bir sistem olarak tanımlanmaktadır. Sosyal sürdürülebilirlik, eğitim, istihdam ve yaşam kalitesinin artırılması gibi unsurları kapsamakta ve kırsal kalkınmada önemli bir araç olarak değerlendirilmektedir. Bilecik ili örneği üzerinden ele alınacak bu çalışma, arıcılığın ekonomik ve ekolojik boyutlarını değerlendirecek, aynı zamanda sosyal sürdürülebilirlik kapsamında kırsal refahın artırılmasına yönelik stratejilere odaklanacaktır. Projenin, bölgesel kalkınma hedefleri doğrultusunda arıcılık sektörünün potansiyelini ortaya koyması hedeflenmektedir.
Beekeeping is not only a significant source of income for rural communities but also plays a critical role in economic, social, and environmental sustainability. Its ability to be conducted independently of land, its low costs, and minimal labor requirements are key factors that make beekeeping an attractive activity. Furthermore, the nutritional value and health benefits of honey further enhance the sector's importance. Beekeeping also contributes to the ecosystem by increasing agricultural productivity through its role in pollination. As of 2021, global honey production reached 1.7 million tons, with Turkey accounting for 5.4% of this total, making it the second-largest producer after China. Additionally, Turkey ranks third globally in the number of beehives, with 8.7 million hives, following India and China. In Turkey, the beekeeping sector offers significant potential for employment and income generation while providing environmental benefits that contribute to regional development. However, maintaining Turkey’s leading position requires transforming beekeeping enterprises into sustainable models. The sector faces challenges such as climate change, environmental pollution, pesticide usage, and habitat destruction. In this context, sustainable agricultural practices have become increasingly crucial. Sustainable agriculture is defined as a system that is economically viable, environmentally friendly, and socially acceptable. Social sustainability, in particular, encompasses elements like education, employment, and improving quality of life, making it a vital tool for rural development. This study, focusing on the example of Bilecik Province, aims to evaluate the economic and ecological aspects of beekeeping while addressing strategies to enhance rural welfare through social sustainability. The project intends to highlight the potential of the beekeeping sector in line with regional development goals.