Beklenen büyük Marmara depreminin Gemlik ilçesindeki yerleşim yerlerine ve demografik yapısına olası etkilerinin incelenmesi
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
20. yüzyılın ortalarından itibaren Türkiye’de kentleşme süreci hız kazanmış, kırsaldan kentlere yönelik yoğun göç hareketleri sonucu şehirlerde ciddi nüfus birikimleri yaşanmıştır. Bu hızlı nüfus artışı, kentlerin plansız ve düzensiz bir şekilde genişlemesine neden olmuştur. Plansız büyüme sürecinde tarım alanları, ormanlar, kıyılar, su havzaları, sel yatakları ve heyelan riski taşıyan bölgeler yapılaşmaya açılmıştır. Çoğu zaman bu alanlardaki yapılaşmalar gerekli denetimlerden geçmeden gerçekleştirilmiş, kaçak yapılaşmalar yaygınlaşmış ve bu durum, kentleri doğal afetler karşısında savunmasız hâle getirmiştir. Bu süreçte oluşan sağlıksız yapı stoku, hem insan hem de ekonomik kaynaklar açısından yüksek riskler taşımaktadır. Türkiye deprem kuşağında yer almasına rağmen, kentleşme politikalarında bu gerçek yeterince dikkate alınmamaktadır. Yer seçimi ve planlama süreçlerinde jeolojik, çevresel ve benzeri etmenlerin göz ardı edilmesi, deprem gibi doğal afetlerin etkilerini artırmaktadır. Marmara Bölgesi'nin aktif Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer almasına rağmen, ülke genelinde bütüncül ve bilim temelli bir deprem güvenliği politikası geliştirilememiştir. Bu nedenle yerleşim planları hazırlanırken deprem gerçeğiyle birlikte ele alınmalı; alınacak kararlar, olası afetlerin etkilerini en aza indirecek şekilde yapılandırılmalıdır.
Since the mid-20th century, the urbanization process in Turkey has accelerated, with significant migration from rural to urban areas resulting in considerable population concentrations in cities. This rapid population growth has led to unplanned and irregular urban expansion. During this unregulated growth, agricultural lands, forests, coastal areas, water basins, flood plains, and landslide-prone zones have been opened up for construction. In many cases, buildings in these areas have been constructed without proper supervision, and illegal developments have become widespread, leaving cities vulnerable to natural disasters. Consequently, the emergence of substandard building stock poses high risks to both human life and economic assets. Although Turkey is located in a seismically active zone, this reality is often overlooked in urbanization policies. The neglect of geological, environmental, and similar analyses during site selection and planning processes exacerbates the impacts of natural disasters such as earthquakes. Despite the fact that the Marmara Region lies directly on the active North Anatolian Fault Line, a comprehensive and science-based earthquake safety policy has yet to be established across the country. Therefore, settlement planning must take the earthquake reality into account, and decisions should be made in a way that minimizes the potential impacts of such disasters.












