Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki Alevi topluluklara bakışının ilerleme raporları üzerinden analizi
Dosyalar
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Kapalı toplum yapısı ve kendine özgü geçmişi ile pek çok tartışma konusuna yol açan Alevilik, Cumhuriyetin kuruluşu ve modernleşme dönemi sonrasında farklı boyutlarda incelenmeye başlanmıştır. Belirtilen tartışma konuları arasında Aleviliğin tanımlanması, İslam dini içerisindeki konumu, sosyal ve kültürel değerleri ve siyasal açıdan otoritenin karşısında olan tutumları yer almaktadır. Güncel tartışmaların ise 90’lı yıllardan itibaren Türkiye’nin AB üyeliği süreci ile başladığı, siyasallaşma ve modernleşme ile birlikte zorunlu din dersleri, cemevleri gibi hususlarla devam ettiği görülmektedir. Türkiye’de göç ve kentleşmenin etkilerinin de yaşamın Alevlerin özel yaşamlarına ilişkin hayat tarzları ve ritüelleri üzerinde farklılaşmaya neden olduğu söylenebilir. Bu çalışmada, Türkiye’deki Alevilerin 1998 yılından itibaren Avrupa Komisyonu tarafından oluşturulan Avrupa Birliği İlerleme Raporlarında nasıl değerlendirildiği ve bu değerlendirmeye karşın Alevilerin nasıl bir tutum sergilediklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, çalışmanın teorik bir araştırma olması kapsamında öncelikle literatüre taraması tekniği kullanılarak veri tabanlarından elde edilen dergi ve makaleler, bildiriler, raporlar incelenmiş, Yüksek Öğrenim Kurumu resmi sitesi aracılığıyla da yüksek lisans ve doktora tezlerine ulaşılmıştır. Çalışma sonucunda Alevilerin AB İlerleme Raporlarında azınlık olarak görüldükleri, genellikle dini ve sosyal açıdan değerlendirildikleri, bu değerlendirmede ibadet yerleri, eğitim, eşit ve özgür haklar tanıma konuları ele alınmıştır. Raporlarda Alevi inancına ilişkin bilgiler de içeren yeni din kültürü ve ahlak bilgisi ders kitaplarının yayımlanması ve bazı illerde Alevi vatandaşların evlerinin işaretlenmesine yönelik adli soruşturmaların başlatılması olumlu gelişmeler olarak görülürken; kamu görevinde ayrımcılık ve ibadet yeri olarak cemevlerinin tanınmaması sorunlarının devam ettiği görülmektedir. Sonuç olarak Alevilerin talep ettikleri özgürlüklerine hâlâ kavuşamadıkları, bu durumun Türkiye’de bulunan çoğunluğun kültür farklılığı ve genel siyasi durum ile ters düşmesinden kaynaklandığı söylenebilir.
After the foundation of the Turkish Republic and then modernization period, Alevism which led to many discussions with its encased society characteristics and own history, has begun to be studied in varying dimensions. The discussion topics include the definition of Alevism, its position in Islam, its social and cultural values, and its attitudes towards politics against the authority. It has been seen that the current debate is that from the 90’s onwards, Turkey has started with EU membership process, politicization and modernization together with compulsory religious lessons and Cemevleri (temples). It is suggested that the influences of immigration and urbanization in Turkey cause differentiation in life styles and rituals related to the private lives of Alevis. In this study, it is aimed to determine how the statue of Alevis living in Turkey was seen as well as the attitudes Alevis have through the European Union Progress Reports prepared by the European Commission since 1998. For this purpose, in the scope of being a theoretical research of the study, primarily journals and articles, reports and reports obtained from the databases by using the literature search technique were examined and master and doctoral dissertations were obtained through the official site of the Higher Education Institution. In conclusion, the Alevis were treated as minorities in the EU Progress Reports, where religious, social, and worship places, education, and equal rights were generally assessed. The publication of new religious textbooks including information on Alawi belief and the initiation of judicial investigations on marking the homes of Alevi citizens in some cases were seen as positive developments; it is observed that the problems of discrimination and public worship in Cemevleri are not recognized. As a result, it can be argued that the freedom demands of Alevis are still unable to meet, and that the majority in Turkey is in conflict with the cultural diversity and general political situation of Alevis.