TÜRKİYE’NİN SON DÖNEM DIŞ TİCARET PERFORMANSI VE DIŞ TİCARET POLİTİKALARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
Dosyalar
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Özellikle 20. yüzyılın sonlarından itibaren dünya ekonomisinde büyük bir etki yaratan küreselleşme süreci, ülkeler arasındaki ticari ve siyasi ilişkilerin derinleşmesine yol açmıştır. Nitekim bu süreç, global ekonomide yeni dinamiklerin ortaya çıkması, ticaret hacminin artması ve uluslararası rekabetin yoğunlaşması ile sonuçlanmıştır. Küreselleşme ile birlikte üretim faktörlerinin serbest dolaşımı ve teknolojik ilerlemelerin hızla yayılması, ülkelerin ekonomik büyüme potansiyellerini artırmıştır. Küreselleşmenin hem bir sonucu hem de bir nedeni olarak dış ticaretin liberalleşmesi, bir ülkenin ekonomik kalkınması ve refah seviyesi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Dış ticaretin artması, ülkelerin dış piyasalara erişimini genişleterek ihracat gelirlerini artırır ve ithalat yoluyla daha ucuz ve kaliteli mallara erişim sağlar. Dolayısıyla bu, yerli üreticilerin uluslararası rekabet koşullarında kendilerini geliştirmelerine ve verimliliklerini artırmalarına olanak tanır. Dış ticaret, ayrıca, teknolojik yeniliklerin ve bilgi birikiminin hızla yayılmasına katkıda bulunarak ekonomilerin uzun dönemdeki büyümelerini destekler. Türkiye de gelişme yolundaki ekonomiler arasında, bu küresel dönüşümden etkilenen ve iktisadi yapısını küresel piyasalara uyumlu hale getirme çabası içerisinde önde gelen ekonomilerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle, Avrupa Birliği (AB) ile 1996 yılında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması, Türkiye’nin küresel ticaret sistemine entegrasyonunda önemli bir dönüm noktası olmuş; Türkiye’nin AB ile olan ticaretinin artmasına, ticaret kompozisyonunun değişmesine ve Türkiye ekonomisinin yeni ve farklı bir dinamizm kazanmasına katkıda bulunmuştur. Gümrük Birliği ile birlikte Türkiye, ticaret politikalarını daha rekabetçi ve liberal bir yapıya kavuşturmuş, bu da ülkenin ekonomik performansını olumlu yönde etkilemiştir. Türkiye’nin dış ticaret politikaları, ülkenin ekonomik kalkınma ve büyüme hedeflerine ulaşma çabasında hayati bir rol oynayacak, ekonomik ve sosyal yapısında derin izler bırakacak şekilde Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren birçok dönüşüm aşamasında geçmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde kapitülasyonlarla başlayan dış ticaret süreci, Cumhuriyet’in ilk yıllarında millî çıkarları koruma ve ekonomik bağımsızlığı sağlama amacı güden politikalarla şekillenmiştir. Türkiye’nin dış ticaret politikaları, 1980’li yıllardan itibaren ise radikal bir dönüşüm süreci yaşayarak dışa açılma ve serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecine girmiştir. Küresel ticaret ortamında son yıllarda yaşanan gelişmeler ise ülkenin dış ticaret politikalarını ve performansını yakından etkilemiş; özellikle ticaret savaşları, korumacılık eğilimlerinin yeniden gündeme gelmesi ve COVID-19 pandemisi gibi küresel olaylar, Türkiye’nin dış ticaret yapısında ve stratejilerinde önemli değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Ticaret savaşları, özellikle ABD ve Çin arasında yaşanan gerilimler, küresel ticaretin yönünü ve hacmini etkilemiş, Türkiye gibi gelişme yolundaki ülkeler için hem riskler hem de fırsatlar yaratmıştır. Pandemi süreci ise küresel tedarik zincirlerinin kırılganlığını ortaya koymuş ve ülkelerin ticaret politikalarında yeniden yapılanma ihtiyacını gündeme getirmiştir. Bu hususlar kapsamında mevcut çalışma, Türkiye’nin tarihsel süreç içerisinde gelişen ve değişen dış ticaret politikalarını incelemeyi ve son dönemdeki dış ticaret performansını değerlendirmeyi amaçlamaktadır. İlk olarak, Türkiye’nin dış ticaret politikalarının tarihsel gelişimi ele alınacak ve bu politikaların Türkiye ekonomisine etkileri üzerinde durulacaktır. Cumhuriyet döneminden 1980’lere ve günümüze kadar uzanan süreçte, dış ticaret politikalarının nasıl bir dönüşüm geçirdiği ve bu sürecin iktisadi kalkınmaya nasıl yansıdığı incelenecektir. İzleyen bölümde ise küreselleşme sürecinin Türkiye’nin dış ticaretine olan etkileri detaylı bir şekilde ele alınacak ve Türkiye’nin bu süreçteki performansı değerlendirilecektir. Küreselleşmenin getirdiği fırsatlar ve zorluklar, Türkiye’nin bu süreçte nasıl konumlandığı ve hangi stratejileri benimsediği tartışılacaktır. Mevcut çalışma, Türkiye’nin dış ticaret politikalarının etkinliğini ve sürdürülebilirliğini analiz ederek gelecekteki ticaret stratejilerine ışık tutması bakımından önem arz etmektedir. Türkiye, bulunduğu coğrafya ve kalkınma düzeyi itibarıyla dış ticaret politikalarını ve performansını sürekli olarak değerlendirmek ve küresel ticaret dinamiklerine uyum sağlamak zorundadır. Bu bağlamda, çalışma, Türkiye’nin dış ticaret stratejilerinin etkinliğini ve sürdürülebilirliğini değerlendirerek yakın ve uzak gelecekteki ilgili politikaların belirlenmesinde yol gösterici olacaktır. Ayrıca, küresel ticaret ortamındaki değişikliklerin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini anlamak ve bu doğrultuda politika önerileri geliştirmek, ülkenin ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacaktır. Bu doğrultuda, çalışma hem akademik literatüre katkıda bulunacak hem de politika yapıcılar için değerli bilgiler sunacaktır. Türkiye’nin dış ticaret performansının değerlendirilmesi, ülkenin küresel ekonomik sistemdeki konumunu güçlendirmek ve sürdürülebilir bir büyüme stratejisi oluşturmak açısından büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, çalışma, Türkiye’nin dış ticaret politikalarının tarihsel gelişimini, küreselleşme sürecindeki performansını ve geleceğe yönelik stratejik önerileri ele alarak, Türkiye ekonomisine dair genel bir analiz sunmayı amaçlamaktadır.