Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki refah devleti sistemlerinin karşılaştırmalı bir analizi
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Bu çalışma, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Refah Devleti sistemlerini karşılaştırarak, iki ülkenin sosyal politika yaklaşımlarını analiz etmektedir. Almanya, sosyal piyasa ekonomisi modeliyle şekillenen, kurumsal sosyal politikalar ve kapsamlı sosyal güvenlik sistemiyle öne çıkarken; ABD, bireysel sorumluluğun ön planda olduğu, piyasa temelli ve özel sektör odaklı bir yapı benimsemiştir. Almanya, işsizlik yardımları, evrensel sağlık hizmetleri ve emeklilik sistemleriyle sosyal adaleti sağlamada daha başarılı bir model sunarken, yaşlanan nüfus ve göçmen entegrasyonu gibi yapısal sorunlarla karşı karşıyadır. ABD ise yenilikçilik ve ekonomik esneklik avantajlarına sahip olmasına rağmen, gelir eşitsizliği, sosyal hizmetlere sınırlı erişim ve yüksek sağlık maliyetleri gibi dezavantajlar taşımaktadır. Her iki ülke de dijitalleşme, otomasyon ve iklim değişikliği gibi küresel zorlukların refah sistemleri üzerindeki baskısını hissetmektedir. Almanya, pandemi gibi krizlerde kapsayıcı sağlık hizmetleriyle başarılı bir sınav verirken, ABD federal ve eyalet düzeyindeki karmaşık yapısı nedeniyle bazı sorunlar yaşamış, ancak piyasa odaklı çözümleriyle hız avantajı sağlamıştır. Çalışma, refah sistemlerinin sürdürülebilirliği için sosyal politikaların daha kapsayıcı hale getirilmesi gerektiğini vurgulamakta ve her iki modelin güçlü ve zayıf yönlerinden çıkarılacak derslere odaklanmaktadır. Almanya ve ABD örnekleri, farklı Refah Devleti modellerinin toplumsal sorunlara farklı çözümler sunduğunu ve küresel krizlere dayanıklı sistemler geliştirmenin önemini ortaya koymaktadır.
This study compares the welfare state systems of Germany and the United States (USA), analyzing their respective approaches to social policy. Germany, shaped by a social market economy model, is characterized by institutionalized social policies and a comprehensive social security system, whereas the USA adopts a market-oriented and private sector-driven structure, emphasizing individual responsibility. Germany's model excels in promoting social justice through unemployment benefits, universal healthcare services, and pension systems, yet faces structural challenges such as an aging population and the integration of migrants. In contrast, the USA benefits from innovation and economic flexibility but struggles with income inequality, limited access to social services, and high healthcare costs. Both countries are experiencing pressures on their welfare systems from global challenges such as digitalization, automation, and climate change. Germany demonstrated resilience during crises like the pandemic, maintaining accessible healthcare services, while the USA encountered issues due to its complex federal and state governance but leveraged its market-driven solutions for rapid response. The study highlights the need for more inclusive social policies to ensure the sustainability of welfare systems and focuses on lessons drawn from the strengths and weaknesses of both models. The examples of Germany and the USA illustrate how different welfare state models address societal issues uniquely and underscore the importance of developing systems resilient to global crises.