Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Bilecik, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.
DSpace@Bilecik, üyelik gerektirmeyen herkese açık bir sistemdir. Üyelik ve veri girişi sadece BŞEÜ mensuplarına (Öğrenci, idari ve akademik personel) özeldir.

Güncel Gönderiler
İhsaiyat Mecmuası’na Göre Trabzon’daki Eğitim Kurumları (1923-1925)
(İdeal Kültür Yayıncılık, 2025) Bilgin, Taner; Genç, Nagihan
Eğitimin tarihi en az tarih kadar eskidir. Bu bakımdan toplumlar var olduklarından beri eğitime tabidirler. Osmanlı İmparatorluğu da belli bir eğitim tarihine ve yöntemine sahip bir devlettir. Eğitimsel gelişmeler; devletin ekonomik, askeri ve idari ihtiyaçları doğrultusunda yapılmaya başlanmıştır. Modernleşme sürecinde var olan eğitim daha sistemli ve kapsamlı bir hale gelmiştir. Eğitimle ilgili veriler, başta Maarif-i Umumiye Nezareti tarafından toplanan mecmualarla kayda alınmıştır. Bu mecmualar, eğitimdeki reformların ve gelişmelerin izini sürmek amacıyla oldukça önemli belgeler sunmuştur. Eğitimdeki gelişme ve yenileşme faaliyetlerini, okul sayılarındaki artışı, öğrenci mevcudu, öğretmen sayıları ve diğer eğitim unsurlarını belgeleyen İhsaiyat Mecmuası, eğitim tarihi açısından önemli belgelerden biridir. Bu eğitim politikalarının, bölgedeki yansımalarını anlamak açısından büyük önem taşımaktadır. 1924 yılında yürürlüğe giren Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile birlikte medreseler kapatılmış, eğitim de birlik sağlanarak, tüm eğitim kurumları Maarif Vekâleti’nin denetimi altına alınmış ve böylece Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde toplanmıştır. Trabzon’da bu kanunun etkisiyle eğitim kurumlarının yapısı değişmiş, ilkokul ve ortaokulların sayısı Cumhuriyet’in eğitim politikalarına göre artış göstermeye başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci, eğitim alanında köklü değişimlerin yaşandığı kritik bir dönem olup Osmanlı Devleti’nden devralınan eğitim sisteminin modernleştirilmesi ve eğitimin her kademesinde reformlar gerçekleştirilmesi hedeflenerek bu yönde çalışmalar yapılmıştır. Osmanlı döneminden kalma eğitim müfredatı, Cumhuriyet’in eğitim anlayışına uygun şekilde yeniden düzenlenmiş, modern gereksinimler göz önünde bulundurularak, bilimsel temellere dayalı ders içerikleri oluşturulmuştur. Trabzon’da bu dönemde kız öğrencilere yönelik okulların sayısında artış olduğu ve kadın öğretmen istihdamının teşvik edildiği görülmektedir. Eğitim alanında gerçekleştirilen bu gelişmeler, sadece Trabzon şehri özelinde değil tüm Türkiye’nin eğitim sistemi bağlamında temel taşları oluşturmuş ve dönemin çağdaşlaşma hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynamıştır. Bu çalışma, Türk Eğitim Tarihi özelinde Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki eğitim reformlarının Trabzon’daki yansımalarını ele almaktadır. 1923-1926 yılları arasında Trabzon şehrindeki sosyal ve kültürel yapı göz önünde bulundurularak, İhsaiyat Mecmuası verilerine göre, eğitimdeki gelişmelerin analiz edilmesi sağlanmıştır.
Yeşil Patentler
(Detay Yayıncılık, 2023) Sarı, Seher; Balbay, Şenay
Sanayi devriminin başlamasıyla birlikte doğal kaynakların tükenmesi, enerji ihtiyacının artması, çevre kirliliğinin oluşması ve iklim değişikliği gibi sorunlar oluşmaya başlamış ancak bu konular 1970'li yıllarda başlayan çevre hareketleriyle gündem olmuştur. Özellikle ikinci dünya savaşından sonra gerçekleşen teknolojik/bilimsel gelişmeler, ulusal ve uluslararası düzeyde yüzeysel ve yeterli olmayan çevre politikalarıyla birlikte geri dönüşü olmayan çevre felaketlerine sebep olmuştur. Ülkesel ve uluslararası bazda bu konuyla ilgili çalışmalar yapılmaya başlamasıyla birlikte sürdürülebilir kalkınma, ekolojik sürdürülebilirlik, iklim değişikliği gibi terimler hukuki ve Ar-Ge çalışmalarında kullanılmaya başlamıştır.
Kozmetik sektöründe kullanılan ambalajların yaşam döngüsünün değerlendirilmesi
(Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Sarı, Seher; Balbay, Şenay
Termoplastiklerin yaygın kullanıldığı alanlardan biri kozmetik sektörüdür. Kozmetik sektöründe özellikle ürünlerin ambalajlanmasında yoğun olarak tercih edilmektedir. Ambalaj üretim süreçleri yüksek enerji tüketimi nedeniyle çevresel sürdürülebilirlik üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Çalışmada şampuan şişesinin ISO 14040 ve ISO 14044 standartlarına göre beşikten mezara yaşam döngüsü analizi yapılarak çevre ve insanlar üzerindeki etkileri incelenmiştir.
Kapsam 2 ve kapsam 3 dahilinde hammadde ve yardımcı malzemelerin üretimi ve taşınması kullanılan enerji, üretim süreci (şişe kalıbı dahil, kapak kalıbı hariç), geri dönüşüm, şişelerin müşteriye taşınması, çıkan atıkların taşınması ve bertarafı, ürünlerin ömrünü tamamladıktan sonra bertarafı sisteme dahil edilmiştir. Bir adet şampuan şişesinin çevresel etkilerini değerlendirmek amacıyla IDEMAT2025 data seti kullanılarak karbon ayak izi, ekolojik maliyeti, kümülatif enerji ihtiyacı, ReCiPe2016 ve TRACI 2.2 metodlarıyla etki kategorileri analiz edilmiştir.
Bir adet şampuan şişesinin karbon ayak izi değeri 15,13 kg CO2 eşd. ve ekolojik maliyeti 3,8 Euro olarak belirlenmiştir. Şampuan şişesinin çevresel ayak izi 9,7. 10-4 Pt’dır. ReCiPe 2016 metoduna göre şampuan şişesinin fosil kaynaklı enerji tüketimi nedeniyle iklim değişikliğinin insan sağlığını olumsuz etkilediği ve ince partikül madde oluşumunun yoğun olduğu tespit edilmiştir. TRACI 2.2 metoduna göre kimyasal çevresel etkileri analiz edildiğinde ekotoksisite etkisinin 23,60 CTUe, ozon tabakasının incelmesine etkisi 23,23 CFC-11 eq ve küresel ısınma etkisinin 3,24 kg CO2 eşd., fosil yakıt tüketiminin 6,14 MJ olduğu gözlenmiştir.
Sonuç olarak, ürünün tüm yaşam döngüsü boyunca çevre ve insanlar üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilerek çevresel sürdürülebilirlik açısından önemli göstergeler ortaya konmuştur.
Muhammed b. Hüseyin’in Nefehâtü’l-Üns min Hadarâti’l-Kuds Tercümesi (inceleme-metin)
(Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Kandemir, Şule; Özdemir, Mehmet
İran’da yetişmiş büyük sûfî ve şair Molla Abdurrahman Câmî (öl. 898/1492), tasavvufî derinliği ve zarif üslubuyla Türk edebiyatını da etkilemiştir. Câmî, şiirin hemen her türünde kaleme aldığı eserlerinin yanı sıra mensur yazılarıyla da hem İran hem Osmanlı entelektüel çevrelerinde derin izler bırakmıştır. Câmî’nin eserleri arasında yer alan Nefehâtü’l-Üns min Hadarâti’l-Kuds adlı sûfî tabakât kitabı ise İslam dünyasında büyük yankı uyandırmış ve önemli bir değer kazanmıştır. Bu çalışma, Molla Abdurrahman Câmî’nin Nefehâtü’l-Üns min Hadarâti’l-Kuds adlı Farsça olarak yazılmış olan tasavvuf tabakât eserinin XVII. yüzyıl Osmanlı sahasında Muhammed b. Hüseyin tarafından yapılan tercümesini konu almaktadır. Bu tercüme Anadolu sahasında Lâmiî Çelebi (öl. 938/1532)’nin tercümesinden sonra kaleme alınan ikinci Türkçe tercümedir. Söz konusu tercüme, klasik tercüme anlayışı çerçevesinde hazırlanmış olup mütercimi tarafından ayrıca bir isimlendirmeye tabi tutulmamış ve doğrudan Terceme-i Nefehâtü’l-Üns min Hadarâti’l-Kuds olarak anılmıştır. Çalışma; giriş, üç ana bölüm ve sonuç kısımlarından oluşmaktadır. Girişte, Molla Câmî’nin Nefehâtü’l-Üns adlı kaynak eseri, eserin telif süreci, menşei, üzerine yazılan haşiyeler, farklı dillere yapılan tercümeleri ve özellikle Türkçe çevirileri üzerine yapılan çalışmalar ele alınmıştır. Birinci bölümde, mütercim Muhammed b. Hüseyin’in hayatı, bilinen eserleri ve Nefehâtü’l-Üns Tercümesi’ni yazma amacıyla ilgili bilgilere yer verilmiştir. İkinci bölüm ise Nefehâtü’l-Üns Tercümesi’nin incelenmesine ayrılmıştır. Bu bölümde tercüme eser, öncelikle içerik yönünden değerlendirilmiş ardından eserin diğer tercümelerle mukayesesi yapılmıştır. Ayrıca eser, üslup, söz varlığı, secili anlatım ve manzum parçalar gibi çeşitli yönlerden ayrıntılı olarak incelenmiştir. Üçüncü bölüm tercüme eserin çeviri yazılı metnine ayrılmış olup öncesinde bu metnin hazırlanmasında izlenen yöntem açıklanmış ve metinden notlar ilave edilmiştir. Bunun yanı sıra metne yardımcı olması amacıyla tercüme metinde geçen, seçme kelimelerden oluşan bir sözlük bölümü eklenmiştir. Çalışmanın sonuç kısmında ise elde edilen bulgular değerlendirilmiş ve Muhammed b. Hüseyin’in tercüme eserinin Türk edebiyatı ve tercüme geleneği içerisindeki yeri ortaya koyulmaya çalışılmıştır.
Seramik karo üretiminde kullanılan kahverengi injekt boyadan elde edilen pigmentin 1200°C’de masse üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi
(Sibel Kılıç, 2024) Yavaş, Cihan; Kubat, Leyla
Dijital baskı teknolojilerinin seramik sektöründe yaygınlaşmasıyla birlikte, solvent bazlı inkjet boyalar daha fazla tercih edilmektedir. Solvent bazlı inkjet boyalar, hızlı kuruma özellikleri nedeniyle avantaj sağlamaktadır ancak içerisindeki zararlı maddelerin insan sağlığını tehdit etmesi ve atık kontrolünün işletmenin maliyetini arttırması dezavantajını taşımaktadır. Bu çalışmada, seramik karo üretiminde kullanılan solvent bazlı kahverengi inkjet boyanın üretim süreçlerinde biriken atıkların pigmente dönüştürülmesi ile tekrar kullanılabilirliği araştırılmıştır. Solvent bazlı kahverengi inkjet boya pigmentlerinin ileri dönüşüme katkıda bulanacak biçimde geri kazanılması ve seramik sektöründe özel üretimde veya sanatsal çalışmalarda kullanılabilirliği araştırmanın parçasıdır. Fabrikaların mevcut atıkları değerlendirmesi, hammadde maliyetlerini düşürebilir ve atık yönetimi maliyetlerinde tasarruf sağlayabilir. Bu çalışma, seramik sektöründe sürdürülebilir üretim ve atık yönetimi konusunda yeni öneriler sunmaktadır. Seramik karo sektöründe kullanılan kahverengi inkjet boya pigmentleri farklı çözücülerle işlenmiş ve çeşitli testlere tabi tutulmuştur. Deneylerde kullanılan çözücüler arasında selülozik tiner, sentetik tiner, su, benzin ve dizel yakıt yer almaktadır. Kahverengi inkjet boya depolama kabının dibinde kalan solvent bazlı atıklar, ince çelik bir tepsi üzerinde ısı işlemine tabi tutulmuş ve ardından spatula yardımıyla kazınarak kahverengi toz boya pigmentleri elde edilmiştir. Bu pigmentlerin, tane boyutlarını eşitlemek için değirmen içinde kuru öğütme işlemine tabi tutulmuş ve 125 mikron kalınlığında bir elekten geçirilmiştir. Elekten geçirilen kahverengi toz pigmentlerinin uygulanabilmesi için pres yöntemiyle deneme plakaları oluşturulmuştur. Oluşturulan deneme plaklarına kahverengi toz pigmentler ile uygulama yapılmış ve 1200°C sıcaklıkta pişirilerek test edilmiştir. Deney sonuçları, benzin ve selülozik tiner ile işlenen pigmentlerin daha homojen bir dağılım ve daha az topaklanma gösterdiğini ortaya koymuştur. Diğer çözücülerle yapılan deneylerde ise renk dağılımının daha dengesiz ve topaklanmanın daha fazla olduğu gözlemlenmiştir. Bu, farklı çözücülerin pigmentlerin yapısal bütünlüğünü koruma yeteneğinde önemli farklar olduğunu göstermektedir. Ayrıca ileri dönüştürülmüş pigmentlerin yüksek ısıl işlem koşullarında renk stabilitesi ve dayanıklılık açısından olumlu sonuçlar alınmıştır. Ek olarak, yapılan deneysel çalışmalar çeşitli çözücülerin kahverengi boya pigmentleri üzerindeki etkilerinin incelenmesine, seramik sektöründe kullanılan boyaların özelliklerinin anlaşılmasına ve daha etkili kullanımına yönelik öneriler sunmaktadır. Bu çalışma, seramik endüstrisinde malzeme kullanımının optimize edilmesine ve çevreye zararlı etkilerinin azaltılmasına, atık yönetimi maliyetinin düşürülmesine katkıda bulunmakta, sektördeki sürdürülebilirlik politikası yönündeki çabaları desteklemektedir.




















